Yaşlanmamızın Nedeni

Yaşlanmamızın Nedeni

Asidik Artıklar Bizi Yaşlandırır – VİDEO

Modern bilim, yaşlanmanı aslında düşündüğümüzden çok daha basit sebeplerden oluştuğunu ortaya çıkarmış bulunmaktadır.

Yaşlanmamızın sebebi aslında yiyeceklerimizdir. Her gün tükettiğimiz yiyeceklerimizin neredeyse %99’u  azot, karbon ve oksijenden ve sadece %1’lik kısmı ise minerallerden oluşmaktadır.

Mineraller ikiye ayrılırlar :

1.Alkali Mineraller
2.Asidik Mineraller

brocoli-slideYiteceklerimizdeki alkali mineraller, sindirildikten sonra, alkali artıklara dönüşürler.
Alkali yiyeceklere birkaç örnek olarak : Deniz yosunu, zencefil, mantar, bezelye, ıspanak, soğan, patates ve muzu sayabiliriz. Koyu yeşil yapraklı sebzelerde de alkali mineraller bol miktarda bulunmaktadır.

Oysa asidik mineraller, sindirildikten sonra, zararlı asidik artıklara dönüşürler.

Yapısında yüksek oranda asidik mineral bulunan yiyeceklere örnek olarak. ; pirinç, yumurta sarısı, tavuk, buğday, kuzu eti büfteğini gösterebiliriz.

Bu yiyeceklerin asidik mineralleri yüksek dereceli zararlı asidik artıklar oluşturduğu için, yaşlanma sebebi ve çeşitli hastalıklar neden olurlar.

Zararlı asidik artıklar vücudumuzdan, idrar, nefes ve terleme formatında uzaklaştırılırlar. Uzaklaştırılamayan zararlı asidik artıklarsa kan damarları içersinde gezinmeye devam ederler.

Kan içersindeki bu asidik artıklar, kılcal damarlarımız içinde herhangi bir yerde toplanarak, bu damarları tıkayabilirler. Bunun ardında da hücreler yeteri kadar besinden ve oksijenden yoksun kalarak, kendilerini yenileme görevini yerine getiremez ve aktivitelerini kaybederler. İşte yaşlanmanın sebebi budur.

Bunun da ötesinde, kılcal damarların tıkanmasıyla, vücudumuzdaki zararlı asidik artıkların birikimi, organların çalışma düzenlerini gittikçe bozmaya başlar. Bu da uzun vadede çeşitli hastalıklara ve zamansız yaşlanmaya neden olur.

Doğmayan çocuk, annesinin göbek bağı ile beslenmeye başlar. Beslenme sırasında annesinden alkali mineralleri alarak vücudunu alkali yapar. Doğal olarak annenin vücudu alkali mineralleri bebek için harcadığından, bu defa annenin vücudu asidik olmaya başlar.

Böylece hamilelik devamınca bu alkali minerallerin eksikliği, anne vücudunu güçsüz bırakır ve iştah kaybına neden olur. Bu süreçte vücut geliştikçe, artan asidik artık miktarı onun tam olarak sağlıklı beslenmesini engelleyebilir.
Zamanımızda hava ve su kirliliği, yanlış beslenme ve stres, vücudumuzda aşırı derecede zararlı asidik artık oluşmasına neden olur.

Böylece bu zararlı asidik artıklar nedeniyle çeşitli hastalıklar, hızlı ve zamansız yaşlanma olgusu çok etkin ve güçlü bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Peki, bu hastalıkların ve hızlı yaşlanmanın temel bir çözümü var mıdır ?

Yaşlanma olayının sebebi zararlı asidik artıklardır ki biz buna serbest radikaller diyoruz. Bunun cevabı da, bu serbest radikallerin, yani zararlı asidik artıkların yok edilmesinde yatmaktadır.

Bunları yok etmek için en etkili ve kolay yol, bol miktarda sebze tüketmektir.

salat-tahta-tabak

Amerikan Kanser Merkezinin yaptığı bir çalışmada 1000 hastaya günde 7 bardak doğal ve taze su içirilerek kanser terapisinde büyük ilerleme sağlandığı belirtilmiştir.

Ayrıca bu Asidik artıklar kendi etraflarında bulunan sağlıklı hücreleri dejenere ederek bozmakta ve birçok kalıcı hastalığın ve hızlı yaşlanmanın temelini atmaktadırlar.

Asidik artıkların sebep olduğu 3 ana hastalık vardır. Bunlardan 1.cisi Osteoporose olup, bu hastalık katılaşmış asidik artıklar sebebiyle meydana gelmektedir.

İkincisi ise, organları ve eklem yerlerini etkileyen katılaşmış asidik artıklar, kolestrol yükselmesine,gut ve böbrek hastalıklarına neden olmalarıdır.

Üçüncüsü, kılcal damarların katı asidik artıklar nedeniyle tıkanması sonucunda, belli organların yeterli derecede besin, mineral ve kandan yoksun kalmalarıdır ki ; bunun sonucunda, diyabet, böbrek hastalıkları, hypotansiyon, kanser ve diğer kalıcı hastalıklardır.

Asidik artıkların birikmesinin paralelinde, normal vücut hücreleri de dejenere olmaya başlamaktadır.

Sağlam hücre, asidik çevrede yaşayabilmesini sağlamak için, kendisini bir transformasyon sürecine uğratarak, dünyadaki en önemli hastalık olan kanser hastalığını oluşturmaya başlar.

Kanser hastalığı üzerine iki teori bulunmaktadır :

Bunlardan birisi Alman Biyokimya uzmanı Dr.Warback arafından söylenen “ Oksijen Yoksulluğu “,

Diğeri ise Japon Dr.Aiarashi tarafından savunulan “ Asidik Hücreler “ teorisidir.

Alman Dr. Warback sağlıklı hücrede oksijen eksikliği durumunda, bu hücrenin kanserli hücreye dönüştüğünü belirtmektedir. Dr. Warback bunu yaptığı deneylerde ispatlamış olup NOBEL ÖDÜLÜ  kazanmıştır.

Diğer taraftan Japon Dr.Aiarashi asidik artıkların biriktiği ortamlarda sağlıklı ve alkali hücrelerin de bundan çok etkilendikleri ancak bazı ortamlarda bazı hücrelerin yaşamaya devam ettiklerini ve kanserin bu noktada başladığını ifade etmektedir.

Insülin eksikliğine bağlı olarak diyabete sebep olmakta bu da pankreasın işleyişini bozmaktadır.

Alman Dr.Warback diyabet semptomlarının çoğunlukla 40 yaş üstü insanlarda olması gerektiği, ancak son zamanlarda 20’li yaşlarda da görüldüğünü söylemektedir. Fakat çoğu asidik artık birikimi, 40’lı yaşlarda, 20’li yaşlara nazaran, özellikle pankreasda daha fazladır.

Hypertansiyon da iki sebebe bağlıdır :

doktor kontrolu

İlki kılcal damarların fiziksel nedenlerle tıkanması veya asidik artıklar nedeniyle damarların daralması, daralan damarlara yeterli kanın gitmesi engellendiği için kan basıncının yükselmesidir.

Diğeri ise, kimyasal nedenlerle oksijen azlığı olmakla beraber, temel neden damarlarda katılaşan ve biriken asidik artıklardır.

Asidik artıkların böbreklerde birikmesi böbrek hastalıklarının oluşmasına neden olur. Hücreler fazla asidik ortamda yaşamaya başlarlarsa, böbreklerde şişmeler meydana gelir. Bu da böbreklerin normal ve düzgün çalışmasına engel olup, böbrek hastalığına sebebiyet verir.

İnsan vücudunun düzenli çalışmasını sağlamak için, hücreler zararlı asidik artıkları böbrekler yoluyla uzaklaştırmaktadır. Fakat damarlarda ki kan asidik olmaya başlarsa, bu artıklar damar duvarlarına yapışırlar ve asidik klor sürecini başlatarak
Böbreklerde taş oluşumuna neden olurlar.

İskeletimizi oluşturan kemikler vücudumuzun adeta bir Kalsiyum deposu, kalsiyum bankası gibidirler. Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu tüm kalsiyum, kemiklerimiz tarafından karşılanır.

Kemiklerde kalsiyum ve fosfor miktarı yeterli düzeyde olduğu sürece kemiklerimiz sağlıklı kalırlar.

Kalsiyum yetersizliği ; X-Işını kullanıldığında yani röntgen ile teşhis olunamaz, ancak kalsiyumun %30 veya %40 kadarı yok olduğunda bu görünebilir. Ancak o zaman da çok geç kalınmış olur. Kemik yoğunluğu ölçümü bu konuda teşhis için çok önemlidir.

Stres sebebiyle vücudumuz daha fazla asidik artık üretir.Dinlenme fiziksel strese iyi gelir, fakat son zamanlarda insanlar mental stresden çok daha fazla sıkıntı yaşamaktadırlar. Devamlılık gösteren stres, uzun vadede baş ağrısı, akli düzensizlikler, dengesi hormon salgılanması gibi birçok sorunlara neden olmaktadır.             
.

Sayfanın üstüne git