Sporla Geçen Bir Ömür

Sporla Geçen Bir Ömür

SPORLA GEÇEN BİR ÖMÜR…..size de içtenlikle öenririm…sporu yaşam tarzınız haline geitirin….göreceksiniz yaşamınız çok değişecek…

Bebekliğinizden itibaren tüm yaşamınız boyunca hep, hem etrafınızda spor yapan kimselerden duymuş hem de gelişiminizi tamamlama sürecinde kendi kendinize daha fomda, daha güçlü ve daha estetik bir vücuda sahip olabilmek için çareler araryıp, iç geçirmiş olduğunuzu tahmin ediyorum.

İnsanlar, hangi yaşta olurlarsa olsunlar, tüm yaşamları boyunca, gerek vücut kuvvetini arttırmak gerekse form ve estetik kazanmak amacıyla birçok sportif faaliyet ve egzersizleri, adeta yaşamlarının bir parçası haline getirmeyi hedeflemektedirler.

Burada genel amaç gerek sağlıklarını daha iyi duruma getirme, gerekse daha üstün fiziki güç ve görünüme, form ve estetiğe sahip olabilme açısından, vücutlarını çalıştıran her türlü egzersiz ve sistemlere gittikçe daha çok ilgi göstermektedirler.

Ancak ne amaçla yapılırsa yapılsın, bütün egzersiz ve hareket uygulamalarında, tarihin her döneminde gerek bilimsel kuraallara uyulmama gerekse bunu bir yaşam tarzı haline geitirip, bir disiplin içinde uygulamamak, gerek genel görünüş ve estetik, gerekse sağlık bakımdan olumsuzluklar yaşanmasına neden olmaktadır.

Başlanılan herhangi bir egzersiz, vücudun tüm bölgelerine gereği kadar önem verilmemesinden dolayı, hem sportif aktivitelerde hem de özel yaşamda birçok olumsuzluklara neden olmaktadır.

Bir de nsanın doğasında, kendini diğerlerinden daha güçlü ve farklı hissetmek, daha hızlı koşmak, topa daha kuvvetli vurmak, daha yükseğe sıçramak, büyük bir ağırlığı kaldırmak vs. gibi birçok itici faktör vardır. Zaten tüm sportif yarış ve müsabakalarda bu faktör büyük rol oynamaktadır.

Mesela ben, hiç unutmam, bu öyküyü sizlerle paylaşmak istiyorum…çocukluktan gençliğe ilk adım attığım sıralarda bir sohbet sırasında bir aile yakınım, bana bir ara uzun uzun baktı baktı ve  “Erol bileklerin çok zayıf, biraz spor yap, kürek sapı filan çevir, taşları kaldır, bileklerini, kollarını kuvvetlendir, böyle çiroz gibi dolaşma, sonra herkes seni okulda bilek güreşinde yener, spor yaparken zorlanırsın, bileklerin ve vücudun ne kadar kuvvetli olursa kendini o kadar iyi hissedersin,  diye nasihatte bulundu.

Nasihat o nasihat ben başladım çareler aramaya ve yöntemler geliştirmeye. Buna başlamamın bir nedeni daha vardı. Her fırsatta beni gördüğü zaman benimle bilek güreşi yapmaya meraklı ve aynı evde oturduğumuz, mesleği oto tamircisi olan bir Doğan ağabeyim vardı.

Kendisini çok severdim, gerçekten mesleği gereği, çok aşırı kalınlaşmış ve kuvvetlenmiş elleri ve önkolları ile görünüş itibariyle çok sıra dışı bir insandı.

Beni tabii ki bu çiroz gibi halimle gözüne kestirdiği için sık sık evimizdeki bir tahta masanın üzerinde bilek güreşi yapmaya davet eder ve her seferinde de bileğimi sinek gibi masanın üzerine yapıştırır ve bundan büyük keyif alırdı.

Ben ise tam tersi, hem beni çiroz gibi bileklerin var diyen yakınımın kulaklarını güzelce çınlatır hem de elimi tahta masaya saniye geçmeden sinek gibi yapıştıran DOĞAN ağabeyin kolunu masaya yapıştırmanın hayallerini kurardım.

Beni anormal bir şekilde saran bu hırs nedeniyle artık buna mutlaka bir çare bulmalıydım.

Okul sıralarında futbol ve vücut geliştirmeye merak sardığımdan spor konularında daha ziyade yurt dışı kaynaklı mecmua, dergi ve kitaplardan temel spor bilgileri almaya başladım.

Özellikle vücudun geliştirilmesi, güç ve form kazanma için Bilimsel Vücut Geliştirme konularını daha o yıllarda adeta yaşamımın bir parçası haline getirdim. Çünkü hedeflerimi gerçekleştirebilmek için çok daha güçlü ve dayanıklı kollara ve bileklere sahip olmak gerektiğini anlamıştım.

Hangi hareketlerin vücudun hangi kas guruplarını etkilediğini, nasıl çalıştırdığını, forma soktuğunu, ağırlıklı ve ağırlıksız yapılan bütün egzersizlerin vücudun hareket sistemini oluşturan temel anatomimiz üzerinde nasıl etkili olduğunu bizzat uygulayarak, sonuçlarını büyük bir hayret ve memnuniyetle görmeye başladım.

Tabii bunlar için alet ve ağırlıklar gerekiyordu. Önceleri kırılmış ufak ve üzerlerinde dualar olan mezar taşlarını “Dumbbell” gibi kullanarak çalışmalara başladık kardeşimle birlikte.

Ama, annemin hem beni hem kardeşimi “Oğlum çarpılacaksınız, taşların üzerinde dualar var” diyerek fena halde azarlamasını hiç unutmam. Tabii bu durum benim için şok etkisi yaratmıştı….fakat geri dönüş yoktu…..çareler aradım…Aklıma bir fikir geldi…. evimizin yakınında ki bir kumaşçıdan “ÇEŞİTLİ RENKLERDE KADİFE KUMAŞLAR” alıp, ağırlık olarak kullandığım mezar taşlarını, sigara böreği gibi sararak, hem annemin bizi azarlayıp, kovalamasından kurtulduk hem de çeşitli renklerde sarılmış olan taşları, renklerine göre hafiften ağıra doğru sıralama sistemini oluşturmuş olduk.

Bu sisteme göre “Kırmızı Kadife ile sarılmış olan Mezar Taşları en ağırları”, diğer renklerle sarılı olanlar ise ağırdan hafife doğru, şu anda spor salonlarında ki gibi küçükten büyüğe doğru özel bir sehpa üzerinde sıralanan profesyonel dumbell serisi gibi görüntü verdi.

Tabii iş bununla bitmiyor, tüm güç arttırma ve vücut geliştirme egzersizleri sadece ayakta yapılmıyor, yatarak sıra üzerinde yapılanlar da var. Bu durumda ne yapacağız…Yine çözüm arayışları ve spora devam etme arzusu yeni çareler yarattırıyor insana.

Bu defa evimizin altında ki manavın, boşalmış “DOMATES SANDIKLARI” na göz dikiyorum. Amacım bu sandıklardan iki tane kapıp, evimizin bir köşesinde ve balkonunda, bunları üst üste koyarak “ÇALIŞMA SIRASI” yani “BENCH” yapmak.

İşte 1960’lı yıllarda ilk “ MODERN SPOR EKİPMANLARIM ! ” bunlardı.

Sıkılmadıysanız devamı şöyle ; Dumbbell olarak kullandığım taşlar artık yetersiz geliyor ve yabancı magazinlerde gördüğüm “BARBELL” leri gördükçe iç geçirmeğe başlıyordum.

Nihayet buna da müthiş bir çözüm buldum. O senelerde, sokaklarda omuzlarında uzun bir sopanın her iki ucundan terazi gibi aşağıya iple sarkıtılmış bir düzende büyük yuvarlak teneke kutularda    “ SEYYAR SİLİVRİ YOĞURDU” satıcıları dolaşırdı.

Yoğurt satıcısının sesini duyduğumuzda hemen çağırıp, o büyük yoğurt dolu tenekelerden iki tane alıp, mümkün olan en çabuk bir sürede yoğurtları bitirmeyi hedeflerdik.

Merak ettiğinizi hissediyorum ; Nedeni şu; hemen boşalan tenekeleri devam etmekte olan bir inşaattan yürüttüğümüz harç ile doldurup, kurumaya bırakmak ve iki tane “TREN TEKERLEĞİ” gibi, günümüzde kullanılan modern Olimpik Barbell Plakaları gibi ağırlıklara, en kolay ve ucuz bir şekilde sahip olmak.

Ancak tabii ki bununla da bitmiyor, Barbell’in ağırlık plakaları hazır ama, bu tenekeleri çimento harcı ile doldurma işlemi sırasında tam ortalara bar’ın geçebileceği delik açmak ve sonra kurutmaya bırakmak.

Bunun için de hemen hurdacıdan 1,5 metre boyunda bir su borusu almak ve çimento tenekesinin ortasında açtığımız delikten geçirerek tren tekerleği görünümündeki barbell’i tamamlamak geliyor.

Tabi, bu işlemler, o zamanlarda çok rağbet edilen VİTA YAĞ ve benzeri ürünlerin daha ufak çaptaki tenekelerinden yine içlerini çimento doldurarak daha küçük ağırlıklar yapmak suretiyle bütün hızıyla devam ediyor. Tabii bu arada bol bol yoğurt ve margarin tenekelri ile çimento tüketimi had safhada….E ne yapacaksınız seri üretime geçmek pek o kadar kolay değil….TENEKE & ÇİMENTO SPOR’un önlenemeyen çıkışı için alt yapı yatırımı bunlar !

Sonrası, ürün geliştirme safhalarını takip ederek kendi kendimize ürettiğimiz tahtadan düz ve üstü ayarlı benchler, tahta kalıplar yaptırarak dökümcülerde döktürdüğümüz  çeşitli boyda ağırlık plakaları,

Nihayet demir tornacılarında özel yapım plakalar ve kromajlanarak daha lüks hale getirilmiş pırıl pırıl Barbell ve Dumbbell’lar, serbest ağırlıklar ve diğer yardımcı ekipmanlar…

Ve hayatımın bir parçası haline gelen Vücut geliştirme ve Ağırlık Antrenmanları……..

Kısa bir zaman sonra artık bana çiroz gibi bileklerin var diyen aile yakınıma göz kırpmaya başlayıp ne haber dediğim günler ve ardından da DOĞAN ağabey ile birbiri arkasına tahta masada yaptığımız apansız “Bilek Güreşi” maçları ve ortasından çatlayarak kırılan masalar dönemi ve arkasından gelen gurur, form, sağlık ve sportif yaşam……

Ve…..kendimize ait spor salonları, spor salonu işletmeciliğ, spor eğitimciliği, spor kitapları yazarlığı vs….ve herkese bu tecrübe ve bilgileri verip paylaşabileceğim web sitelerimin doğuşu.  

Tüm bu gayret ve uğraşıların altında yatan temel bir neden şu aslında: Dünyada ki insanların, yapılan araştırma ve istatistiki değerlendirmelere göre % 92’sinin dış görünüşleri ve güçlerinden memnun olmadıkları gerçeği.

Bunu doğrulayan en güzel oluşum, çok eski yıllardan günümüze kadar insanların spor yapmaya giderek yaşam tarzı olarak çok ayrı bir önem vermeleridir.

Günümüzde gerek Fıtness gerek Wellness tabirlerinin herkes tarafından kabul görüp, ne şekilde olursa olsun, birçok sportif aktivitenin yaşam tarzı olarak kabul edilmesinin altında bu doğal istek ve arzu yatmaktadır.

Kısaca herkesin ortak arzusu, gerek amatörce gerekse profesyonelce spor yapılsın, daha güçlü, formda, estetik ve sağlıklı bir fiziki yapı ile birlikte mental yapıya sahip olmaktır.

Kendini Güçlü, formda, estetik yapıya kavuşturan herkes, tüm yaşamlarında bunu hisseder ve hem fiziksel hem de mental avantajlara sahip oldukları için daha mutlu ve başarılı olurlar.

Toplumun beden ve ruh sağlığı da bu temel unsurlara büyük ölçüde bağlıdır.

spormerkezim-yeni-afi-kiiye-zel

İşte, sporla dolu bir ömür öyküsü ve www.spormerkezim.com’un kuruluşumun sizlerle bu bilgileri paylaşma heyecan ve mutluluğunun ifadesi bu satırlarda….

Sayfanın üstüne git